11 Mayıs 2014 Pazar

Din Felsefesi

Öncelikle boş vaktin varsa oku.
Boş vakit ile kastettiğim yapacak başka işinin olmaması değil ; kafanın boş olması ve bir şeyler üstüne rahatça düşünüp, bazı şeyleri oturtabilecek sakinlikte olman.

Şimdi, second rule, teist veya deist veya ateist veya Nutellaya tapıyor olsan dahi zerre farketmiyor zira bu yazıda kimseye dokundurmadan, dokundursamda iki tarafa eşit payede dokundurarak, genelinde objektif olarak sana bir bakış açısı katmaya çalışıcam. Senden beklediğim ise aynı kafada olman. Yani, okurken amacının "işte müslümanlar böyle salak" diyecek argüman veya "ateistler böyle cahil" demeye fırsat aramak olmaması lazım.

Anlaştık ?

Bak dayı, bana doğduğumdan beri yetiştirilirken şunlar öğütlendi : "Siyaset ve din hakkında tartışmaya girme".
Bende girmezdim. Sebebini anlamak zor değil zira bugün baktığında şu iki konu hakkında en ufak şey söylesen bir kavga tutuşuyor hemen.

İnsanlar tahammülsüz. Birbirine değil ama. Yeni fikirlere.
İnsanlar kendi fikirlerinin tekrarlandığını duymak istiyor. Zıt veya benzer düşüncelere ise kapalılar.

Siyaset bir yere kadar anlaşılır. Neticede siyaset tarafların oyunu ve tarafların fanatikleri olur.
Lakin din öyle değil. Bugün aynı siyaset gibi değerlendiriliyor ama özüne bakarsan din sadece bir felsefe.

Öyle insanların nüfus cüzdanlarında yazması gerekecek kadar önemli değil yani.
Toplumsal açıdan.

Lakin şahsi seviyede gayet önemli bir mevzu. Herkesin kendi arayış'ı var ve bu konuda tamamen özgür olmalılar.

Müslüman ülkeymişte kimliğinde illa İslam yazacakmış doğduğu gibi.
Kimliğinde ateist yazana farklı bakılacakmış.

Sadece bir felsefe.

Felsefe evrenin yaratılışını ve evreni inceler. Yani din, felsefenin tavan yaptığı bir mevzu.

Şu sıralar Caner Taslaman, Emre Dorman gibi felsefecileri keşfettim mesela. Bu adamlar kendini yetiştirmiş ilahiyatçı insanlar ve dinlediğin her dakika dolu dolu yeni bakış açıları kazanıyorsun din için. Olması gerektiği gibi objektif fikirler yakalıyorsun. Burada objektiften kasıt, iki tarafıda (bilim ile din) beraber ele alabilmek. Zira çoğu bilimci veyahut din alimi (!) , dini veya bilimi reddediyor. Biri varsa diğeri yoktur diyor.

Din sadece bir felsefe ve insanların hayatlarına özel olmalı. Kabul ettik.

Beni bu konuya girmeye iten ise insanların kabullenme yoksunluğu. Daha anlaşılır hali ile hoşgörüsüzlüğü.

Ateistler ölmeli diyeninden tut ; bilimciyiz, hoşgöreniz, araştırmacıyız adı altında islam karşıtlığı yapan topluluklar var.

Veya az önce anlaştığımız insanların keni arayışlarında özgür olması konusunu reddeden ve insanlara "Sorgulayın !! ama sonra ateist/teist olun" mesajı veren topluluklar var.

Hurafeleri bilgi, bilim diye sunup dinin hurafeler üstüne döndüğünü iddaa edenler yok efenim evrim var o zaman din yalan kafasında olanlar var.

Kutsal kitapların (özellikle Kur'an) tamamen nefret söylemleri ile dolu olduğunu iddaa eden kesimler var.

Şöyle ki : en yozlaşmış din öğrenme kaynağı olan MEB bile ilk derslerinde İslamın hoş görü dini olduğunu söyler ve açıp Kur'an okunduğunda toplumsal nitelikteki ayetler haricinde evrensel nitelik taşıyan kısımlarda sadece sevmenin öğütlendiği farkedilir.
İslamdaki yaratılış olgusu evrim teorisi ile güçlenmekte  ve hatta big bang teorisi ise Kur'anı tamamen doğrulamakta.

Ama diyelim ki ben yıllarca yalan, yanlış şeyler okudum ve son paragrafta yazdıklarım sadece uydurma. Kur'an ve diğer kutsal kitaplar nefret söylemleri ile dolu, sadece öldürmeyi öğütlüyor, kadın erkek eşitsizliği var, evrim yalan, big bang kaka, insanlar pis falan filan.

Bu yinede kimseye kimsenin görüşünü yerme, aşağılama hakkı vermez. Veya bu konuda öğrenmeye meraklı insanları "şöyleymiş, şöyle olmuş, böyle yalan/böyle doğru" tarzında ikna edici konuşarak bencilce yönlendirme hakkı vermez.

Din insanların kutsalı ise, hassas olunmalı. Dedim ya doğduğumdan beri bana öğütlenen "dinle ilgili tartışmaya girme" diye bir söz var.
Harbiden girilmemeli. İnsanlar eğitimsiz ve hoşgörüsüz olduğu için girilmemeli.

Objektif, öğrenmek için tartışan insanlarsa karşıdaki ancak o zaman girilmeli. Her şeye olasılık tanıyarak, şöyle olmuş değilde şöyle diyorlar denerek felsefi tartışmalar yapılmalı.

En nihayetinde dine bir yaşam biçimi olarak değil lakin rehber olarak bakılmalı. Dinlerde geçen hayat tarzlarından ilham alarak insan kendi felsefesini kurmalı.

Benim bakış açım budur. Senin ilham aldığın din hangisi dersen, ben müslümanım. İlgilenirsen ismini saydığım felsefecilere bir göz atabilirsin.

Din sadece bir felsefe. Fazla önemsenmesi, kimliğe geçmesi, "ateistler şimdiki maymunların niye insan olmadığını açıklasın!!1!!" abartı.

Aşağılanması, "hayır, aman teist olmayın, dinler yalan, of şu teistler bir ölemedi" düşünceleri abartı.

Zekadan da fazla uzak ayrıca.

Biriyle tanıştığında "Sence Schrödinger'in kedisi ölü mü, yaşıyor mu?" diye sorar mısın ? Hah, dinini de sormana pek gerek yok o zaman ehehe.

Kutsallar şahsa özel, toplumdan uzak olmalı, yaşanmalı.

Aşk gibi.

Bunları aşmanın tek yolu ise araştırmak. Sorgulamak değil. Sadece sorgularsan bir yere varamazsın. Araştırman da lazım.

Sadece araştırmak ama güvenilir kaynaklardan.

Hoşgörülü günler efenim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder