7 Haziran 2015 Pazar

Dartlar ve Hedefler

 Halk, yaşayabilmek adına seçime gidegelir yıllar içerisinde bir. Kendine sızlanmadan hayatta kalabileceği koşulları sağlayacak kimseleri seçer. Kendi sevdik-sevmedikleri doğrultusunda yaşatacak kimseleri. Bu kimseler gönüllü kimselerdir. Milyonlar içerisinde "Yapmak istiyorum!" diyenler, talip olanlar, alınmak-seçilmek üzere görücüye çıkarlar. Sahnelerde sundukları kendilerinin her birinin temsil ettiği kitleler vardır.

 Halkın ayrılıp bireylere dönüştüğü ölçekte, ayrı ayrı huylar, zevkler ve renkler bulunduğu gibi kitleler de bunların benzer olanlarının toplamıdır ve en belirgin, göze çarpan büyüklükte olanları sahnelere koşar. Sahneye çıkmanın anlamı ve tek misyonu "Ben, siz ve benin, bizim yaşamak istediğimiz koşullar doğrultusunda şu an ki problemleri ve koşulları çözecek-değiştireceğim" idir. Seçilmeye talip olmak ancak "biz" denebilecek "seçilmeye talip + temsil ettiği kitle"ye hizmet etmek anlamına gelmektedir. "Ben" yani "seçilmeye talip olan" bana değil. Kendine hizmet adına sahneye fırlayanlar çoktur.

 Temsil edilen bu kitleler belirli bir coğrafyaya yayılmıştır ve coğrafya+halk (kitleler toplamı) ülkeye eşittir. Ve eğer ülkeden bahsediliyorsa, çoğunlukla bunların yayıldığı coğrafyalar büyüktür ve birden fazla kitleyi, birden fazla huyu, zevki rengi barındırır.
 Lakin halk, beraberliği doğrultusunda, seçime bütün olarak gider ve bu durumda beklenen tüm huyların, zevklerin, renklerin kesiştiği ve ülkenin halkına ismini veren kültür dahilinde olan seçeneklere yönelmesidir. Lakin halk seçime bütün olarak gider ve zamanla ayrılmış ve kesişim noktası daralmış kültürdense, yani bütündense, kendi kitlesi, sevdiği-sevmedikleri doğrultusunda seçim yapar.

 Dikiş terziye, et kesimi kasaba ve müzik müzisyene sorulduğu gibi insanların yaşamı da insana sorulur. İnsanın ne koşulda sızlanmalarının duracağını, rahatlayacağını, yaşayabileceğini bilmek, toplum ve insanı tanıyanlara özgüdür. O halde elinde imkan olsa, halkı en iyi yaşatacak olan bu konuda bilgeleşmiş kimselerdir.
Bizler "yapabilecekler" yerine "yapmak isteyenleri" seçiyoruz. Elimizdeki seçenekler yalnız yapmak isteyenlerdir. Yıllar içerisinde hevesliler deneyim biriktirip, halka yaklaşabiliyorlar. Hangi zaman değildir ki onların öğrendiği geldiği yeri unutmak ve tahta oturma stratejileri olmasın?
Aday edilerdense, aday olanlardır seçim pusulasına yansıyanlar. Halk kendini yöneteni değil, onu yönetmek isteyeni seçmektedir.
Bilgeler nerededir?

 Halk seçime bütün olarak gidip, parçaları seçmektedir.
Halk dediğimiz kitleler toplamı kitlelere, kitleler gruplara, gruplar bireylere ayrılır. Bireylerin her birinin oyu geçerlidir.
Bu bireyler kimi gruplarda seçmenleri, seçilenleri tanıyan, yakın tarihi bilenler olabilir, kiminde bunların üzerine dünyada tarihi ve ülkelerin siyasi geçmişini bilenler olabilir, kimi kimi alanlarda muvaffak, okumuş, kendini yetiştirmiş ve muhakeme yeteneği güçlenmişlerdendir, kimi dağda çobandır ot/süre hesabı yapabilir, kimi gündemi bilendir, kimi "off o çok sıkıcı ya" diyebilir, aynı kimi gündemsizce ismini ve isminin tanımını beğendiğini seçen olabilir, farklı kimi gündemi de takip eden, tanımlar ve isimlerin aldatmacasına pay bırakan biri olabilir.
Demokrasi nasıl işler bilerek oy verenler vardır ve "demokrasi iyi diyorla" diyenler mevcuttur.
Neyi seçtiğini bilmeyenler, henüz tek problemi kasığındaki sivilce olanlar, insan ilişkilerini sorunlu yaşayanlar, televizyonsuz yerde oturmayanlar ya da televizyona hala kavuşamayanlar, işinde sıkışmış ve siyasi gündemi, siyaseti analize, anlamaya vakti olmayanlar, bu gibi yetersiz durumlarda yeterlililik tatminini arkadaş, çevre yönlendirmesiyle dolduranlar mevcuttur;
Ve bu bireylerin her birinin oyu geçerlidir, ülkenin gelecek yıllarında söz sahibidir.

 Türkiye haritada yedi bölgeye bölünmüştür.  Bu bölgeler coğrafyasına göre bölüktür ve bölgelerde yaşayan halk kendi içinde benzerlikler gösterir. Karadeniz kültürü ile büyümüş, benimsemiş kimsenin sevdik-sevmedik seçimleri kalan İç-Doğu-Güneydoğu Anadolu, Akdeniz, Ege ve Marmara bölgeleri üzerinde hakim olabilecektir. Her bölgenin kendi benzerlikleri, zenginliği, açlığı vardır.
Ülkemizde temsiliyetler bölgesel değil sınıfsal ve zihniyete dayalıdır.
Her bölgeden, her huydan bireyin seçimi geçerlidir ve ülkeyi oluşturan kalan tüm huylar ve bölgeler üzerinde söz sahibidir.

 Herkes kendi yaşamak istediği biçimde sözler sarfedene oy verir ve herkesin oyu geçerlidir.
Ülkemizdeki her sınıftan, her bilgi düzeyinden, her farkındalıktan, her tercihten toplam 54 milyon seçmen vardır.
Hepsi önüne sunulanlardan, ülke gemisinin kendi doğrultusuna en yakın doğrultuda yüzmesini isteyenleri seçecektir, seçme kabiliyeti yettiği kadar.

Hepsinin seçim gücü, seçimi eşit sayılır, oyları geçerlidir.
Dart yerine geçebilecek tüm sivri uçlar, "vurulmayı deneyebilirim" diyen tahtalara dağıtılır.
"O bu yükü sırtlar" 
denilip konulan tahta nerededir?