24 Nisan 2014 Perşembe

Görünen ile Olan

Herkesin filozof olduğu bir döneme doğduk.
MSN'nin kişisel iletileriyle başlayıp, facebook durumlarıyla devam etmiş olan, şu sıralarda da twitterdan atılan göndermeli tweetlerle altın günlerini yaşayan bir "dünyayı tanımlama" furyası var.

"Dünya şöyle, böyle." "İnsanlar çok bilmemne." "Besle kargayı oysun gözünü."

Lakin kimse durup ben kimim, madem dünya böyle, benim dünyadaki yerim ne demiyor.
Bu yüzdendir ki, aktif olarak sosyal medyada bulunan birinin hayatı incelenecek olursa, hayatı ve sosyal medyada belirttiği düşünceler arasında bolca çelişki bulunur.

Bugün her yerde sosyalist olduğunu belirten birini, okul kantininde kaynak yaparken veya trafikte, beklemek yerine hatalı sollama yaparken bulabilirsin.
Devamlı olarak attığı tweetlerde erkekler tarafından nasıl kullanıldığını anlatan bir kadını, günlük yaşamında bir kaç erkeğe aynı anda oynadığı kirli bir oyunun içinde bulabilirsin.

Şair burda şunu demek istiyor ; görünen ile aslında olan farklı.
Şair yeni bir şey söylemiyor veya tüm bunların teknolojinin gelişmesiyle icat olduğunu savunmuyor tabii ki ehehe.

Bu hep vardı. Ama sosyal (!) medya zırvası ile özel hayatın herkesin önüne serilmesi bunu çıplak gözle görülür kıldı.

Yani dünya ve insanların dengesi hep aynı.

11 sene önce Amerika, Irak'a girerken de aynıydı. "Barış! Demokrasi!" diye bağıran ordularla yıkıp döktüler, işgal ettiler.

Bağıran insandan korkacaksın zaten arkadaş. Zira bağırmasının sebebi bir eksikliği, acizliğidir. Aklınca onu örtbas etmek için bağırır, üste çıkmaya çalışır.

Kişilerde de böyle, devletlerde de.

En basitinden dışarıdan hep gülümsediğini gördüğün birinin büyük dertleri olabilir.
Dışarıdan güçlü adam imajı çizen Putin, aslında kedi yavrusu gibidir belkide.

Adı adalet, hedefi kalkındırma olan bir parti, bugün adının ve hedefinin zıttı yöne gidiyor olabilir.
Bu satırları okuyor ve onaylıyor dururken bir yandan da "Basit şeyler bunlar, zaten biliyordum, bilmeyen var mı?" diyor olabilirsin. Lakin az önce bahsettiğim parti, faaliyetlerine rağmen %47 oy alıyor ülke genelinde.

Birazda "Farkında olmak" aşılama hedefinde olduğum düşünce. Zira buz dağının görünmeyen kısmını tahmin edebilir isen olaylara farklı bakar, farklı yorumlarsın.

Mesela şu sıralar bi' ermeni soykırımı tartışması var. İncelersek ;
Onyıllardır iddaa edilen : Türkler ermenileri katletti.
Onyıllardır yapılan savunma : Türkler ermenileri sürdü, ermeniler yolda öldü.
Dünyadan yansıyan : Türkler zaten barbardı, ermeni kardeşlerimizi de yoketmek istemişlerdir, tüü kaka.
Türklerin düşündüğü : Ulan zaten gavur dediğine güven olmaz, bırak istediklerini düşünsünler.
Gerçek olması sonucu çıkarı olan taraf(lar) : Ermenistan ve ortadoğuda güçlü bir otoritenin bulunmasını istemeyen büyük sayılabilecek dünya devletleri.
Aslında olan : 1. Dünya Savaşı sonrasında eski Osmanlı topraklarından istediği payı alamayan Ermenilerin, kendilerine pay çıkarma hedefiyle ortaya attığı stratejik palavra.

Ama atılan palavra öyle şanslı bir zamana denk gelmiş ki, palavranın içinde bir gerçek olarak Ermenilerin Nisan 1915'te sürülmesi var. Herhangi bir olay, zaten üstünden belirli bir süre geçince efsaneleşiyor, üstüne bir de bu ufak ayrıntı eklenince atılan palavra, sağlam bir teoriye dönüşmüş. Gidişata bakarsan kabul de edilecek ya neyse.

Şu yorumu olaya objektif yaklaşan herhangi taraftan biri yapabilir. Zaman zaman olaylara milletin, ırkın, dinin yokmuş gibi bakabilmelisin. "Doğru"nun, "adalet"in peşindeysen.

Objektif yaklaşabilme kabiliyeti bugünlerde pek kimsede yok zira insanlar gördükleri ile yetinmek zorunda yetiştirildi.
Henüz çocukluğunda televizyonu tanıyan insanlar, TVden her duyduğuna, gördüğüne gerçek, doğru gözüyle bakmaya başladı. Bu da ayrıca "dini gereksiz bulma" gibi ek düşüncelere de yol açtı. Şu din konusuna da bi' ara değineceğim. Unutmazsam.

Haydi kendine iyi bak, TVden uzak dur ehehe.

15 Nisan 2014 Salı

Amatör

Dünya.

Bir anlığına durup tüm realistliğin ile düşününce diyorsun ki bundan daha iyi bir sistem ortaya çıkaramam.
Ama var olana baktığında da görüyorsun ki aynı 19 Mayıs'ta stadyumlarda öğrencilerin yaptığı kule gibi zar zor bir arada duran, en ufak dokunuşta çökecek bir sistem mevcut.

Bu sistem belli ki oluruna bırakılmış ve her yeni gelişme bir öncekinin üstüne konularak inşa edilmiş. Lakin birazcık bilgisayar bilgisi olanlar bile bilir ki, bir önceki sistemin üstüne, eskisini silmeden, yeni sistem kurarsan, o sistem yavaşlar. Bir kaç tekrar sonrasında ise çalışmaz hale gelir.

Sistem ile kastettiğim özel olarak kapitalizm veyahut eğitim sistemi değil. Uygarlığın genel olarak ilerleyişine sitem ediyorum.

Zira müthiş zekaya ve yaratıcılığa sahip insanoğlu ilerler iken bu özelliklerini kullanmıyor. İçgüdüleriyle bir şeyler yapıyor ama dönüp bakmıyor bile.

En güzel örneği yeni nesillerin eğitimi.
13 yaşından itibaren sadece 5 sene sonra gireceği, sözde "hayat kurtaran" sınavında sorulacak pozitif bilim dayatılan çocuklar, duyduğunu ezberleyen embesiller olarak yetişiyor.
Amacı "eğitim" olan eğitim sistemi ; yaşken eğilmiş, yorumlama, öğrenme kabiliyeti 0 insanlar yetiştiriyor.

Veya "en doğru" diye dayatılan demokrasi, kazanan çoğunluğun eğitim düzeyine, öngörü kabiliyetine bakmadan yönetimi onlara veriyor.
Tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir ehehe ama ikinci bildiğim bi'şey daha var. Oda demokrasinin azınlık hakkını yeme üzerine kurulu olduğudur.

Veya ;

Televizyon ve internet iki muhteşem icat. İletişimde böylesine kolaylık sağlarken bugün bir bakıyorsun ki ikiside yönlendirme, beyin yıkama araçlarına dönüşmüş. Milyarları bağımlı etmiş.

Veya ;

Bugün iki bayan arkadaş dünyanın hiçbir yerinde akşam belli bir saatten sonra yalnız başına rahatça dolaşamaz. Zira eğitimsiz insan, nefsini yönlendirmeyi de öğrenememiştir. Zaten en çok geceleri ortaya çıkarlar.

Oysa insanlık bir araya gelip ortak bir sistem çıkarsa idi, atalarını takip etmese veya atalarının yaptığı işlere "ancak geliştirebiliriz" mantığıyla yaklaşmasa, biraz özgüvenli olsa "gerekirse siler baştan yaparız" mantığıyla yaklaşsa idi, bugün o iki bayan rahatça dolaşırdı. Eğitim oranı hesaplanmazdı bile, aç insan olmazdı. Herkesi mutlu edecek bir adalet sistemi yaratılırdı.
Zırt pırt çıkan savaşlar olmazdı.
Mutluluk olurdu sadece.

İnsan isteseydi kötülüğü tamamen yokedebilirdi ama yapmadı. Yapmayacak.
İstese iyi biri olabilirdi insan ama o kötü biri ve iyi olmayacak.

O yüzden diyorum ki, bu dünya amatörce kurgulanmış ve herkes bundan hoşnut. Çünkü insanların elinden düşünme kabiliyeti alındı.

Neyse bunlar zararlı düşünceler sen aldırma, bende gidip hayatımı kurtaracak şu sınava çalışayım.