29 Ekim 2013 Salı

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı

Kutlu olsun.

Ne güzel di mi , 94 sene önce yenildiği savaştan yeni çıkmış, toparlanamamış Osmanlı halkı zar zor bi' ordu çıkarıp tekrar savaş başlatıyor.


                                 Savaş Öncesi

    
                                Savaş Sonrası.

Savaşı kazanıyorlar ve yeni bi' devlet kuruyorlar. Çünkü halk artık önceki sistemin yeni çağda işe yaramayacağını farkediyor. Ne ingiliz mandasına giriyorlar ne de saltanatı geri getirmeye çalışıyorlar.
Cumhuriyet.

Cumhuriyet kimine göre iyi, kimine göre kötü ; artıları eksileri bol yani ama konu o değil.

Batmış ülkenin çaresiz halkını evsiz,yurtsuz kalmaktan kurtarmış mı zamanın insanları ?
-Evet.

Bu kadar.

Üstüne çok düşünmeye gerek yok sanki ehehe.

Hadi, nice bayramlara.

25 Ekim 2013 Cuma

Günah Keçisi

Günah keçisini bilir misin ?

Eskiden kiliselerde günahlar seçilen bir keçiye aktarılır daha sonra keçi uzak ıssız diyarlarda yalnız bırakılarak insanlar günahlarından arındırılırdı.

O keçi gibi hissetmek çok kötü biliyo'musun?
Etrafına baktığında sadece birbirini kullanmaya çalışan insanlar görmek, hiç yoktan ego yapanlarla yaşamak çok kötü.

Durduk yere arkadaşlarının yaptığı bu davranışlar için utanmak fazlasıyla kötü. Hele böyle hareket/davranışların olmadığı bir yerin dünya'da olmadığını farketmek daha da kötü.

Yardımcı olmaya çalışırsın, gerek yok der.

Samimi olursun, yavşak der.

Mesafeli durursun, oo çok havalısın der.

Ortası yok bu insanların. Ben merkezli yaşayan egoistler hepsi.

Onlara göre herkes onları eğlendirmek için var. Eğlenceli olmak zorundasın.
Eğer kendi halinde biriysen sıkıcısındır ve onun yanından hemen defolup gitmen gerekmektedir.
Fazla eğlenceliysen yine defolup gitmelisin çünkü yanındakinden fazla dikkat çekiyosun.

Merak etme sana çok iyi davranan hiç böyle değil dediğin arkadaşın kazık atacak bikaç güne.
"Tabii ki yarın kitap getiririm" diyen arkadaşın getirmeyecek. O an onu demesi gerekiyordu cünkü, anı kurtardı. 
 "Bişey anlatıcam" diye seni çarşıya çağıran arkadaşın sadece gezmelik arkadaş arıyodur.Yalnızlık nedir bilmez çünkü. Sürekli birileri olmalı yanında.
Bi'şeyi "sorsana" diyen arkadaşın kendi merak ediyor, zerre umrunda değilsin.

Adalet dünyada yok ve mümkün değil. İnsanlar arasında çıkar üstüne kurulmuş dengeler var.

Öyle dengenin amına koyim ayrıca. (ses efekti : biiip) (altyazı : canı cehenneme)

21 Ekim 2013 Pazartesi

Yalnızlık

Yalnızlık "sevgilim yok yaa :s" değildir.

Yalnızlık yeni taşındıkları şehirde ki yeni okulunda sessizce bi' köşede oturan çocuğun arkadaşsızlığı da değildir.

Nedir yalnızlık biliyo'musun ? Bir sürü arkadaşın olmasına rağmen hiç biriyle kafanın uyuşmamasıdır.

Yakınım dediğin insanların seninle sadece çıkarları için yakın olduğunu farkettiğin andır yalnızlık.
Otobüste "akbil basabilecek var mı?" diye sorduğunda tıka basa dolu otobüsten gelmeyen cevaptır yalnızlık.

Her gün kahkahalarla gülmene rağmen gülmeyi bıraktığında suratının birden düşmesidir.
Takip ettiğin dizinin/manganın yeni bölümü çıktığında sevinememektir yalnızlık. Her şey monoton gelir çünkü.

Kimseyi istememektir.

Ya da öyle sanmaktır.

Yalnız kalmayı istediğini sanıp kendini kandırmaktır. Ama aslında seni anlayacak insanlar arıyorsundur.

Kitaplardan mutluluk dilenmektir bir bakıma. Sabah işine/okuluna giderken en büyük dostunun şarkılar olmasıdır.

Telefonuna yeni şarkılar attığında sevinmektir lan yalnızlık.

Kafanın karışık olmasıdır ama karar verememendir, ruhunun Dil'de ama bedeninin Sayısal'da olmasıdır.

Saçma sapan bişeydir yani. Acımasızdır, ruh halinin sürekli depresif ile melankolik arasında gidip gelmesine sebep olur.

5 Ekim 2013 Cumartesi

Eğitim Sistemi ?

Müfredatı kuran 40lı 50li yaşlarda ki insanlara göre öğrencilerin hepsi çocuk gibi buna bi' açıklık getirelim.
Peki neden bu kadar sorumluluk hiç yoktan varedilip bir insana ufak yaşlarda yüklenir?
Dedim ki kendi kendime bir çocuğa hayatının rotasını neden 15 yaşında çizdirirler ve araştırdım.

Bu sistem zamanında SBS denen illetle boğuşturmadı mı bizi ? İyi bir lise okuyun ki iyi bir üniversiteye girin zırvalıkları.
Neden düşüncelerimizin ve karakterlerimizin geliştiği bu olgunlaşma çağını , "düşünceleri ve karakteri oturmuş ve artık zamanını başka şeyleri öğrenmeye harcayabilir bir insanın" öğrenmesi gereken şeyleri öğrenerek geçiriyoruz ?
Çocukluğumuz hayal gücümüzün en yoğun olduğu zamanlardır. İnsanın doğasında var bu. İnsan sürekli düşünür ve hayal kurar. Bu gerçek olmasa belediye otobüslerinin camlarında bu kadar saç yağı birikmezdi heralde ehehe. Herkes başını o cama dayar ve hayal kurar.
Peki size herkes en az Picasso, Van Gogh kadar resimde, Mossart kadar müzikte yetenekli desem ?
Şüphesiz ki günde 4-5 dersi birden ezberlemeye çalışmaktan hiç birimizin yetenklerine ayıracak vakti olmuyor. Bu yüzden bu yetenekler gelişmeden kuruyup kalıyor. Yoksa koca toplumda sadece 30-40 kişi mi resim-müzik alanında yetenekli olacaktı?

Neden yapıyorlar bunu ?

Koyun yetiştiriyorlar. Zira ne kadar düşünürsen ne kadar geliştirirsen kendini o kadar tehlikelisin. Bu Türkiye'de değil tüm dünya da böyle.

Bir büyüğümle çok konuştuk biz bunları. Baya tartıştık. Ona anlattım;
-Doğum gereğim olan hayatı, inançlarımı yaşamak yerine bu yapay hayatı yaşamak istemiyorum.
-Başka seçeneğin var mı ?

Adam noktayı koydu. Kapak yaptı bir nevi ehehe.
Dibine kadar haklı. Seçeneğimiz var mı başka ? Ne yapabiliriz şunun şurasında.

Sadece henüz yapamayız.

Farkında olmamızdan korkuyorlar.

Ne demiz atalarımız bugünün küçükleri yarının büyükleri. Dibine kadarda haklı burda atalarımız ehehe.
"Büyükler" olduğumuzda farkına varmış olursak bazı şeylerin dünyayı yerinden oynatırız olum. Fak dı sistem yaparız hemde.

Şimdi polinom düşünsün.

Anlam(lı)(sız) Kelimeler ve Kalite

Ne olaki bu ?
Örnek veriyorum ; kezban.

Bu kelime bir kız ismi olup , "ev hanımı" anlamına gelmekte.

Yaşım 30 falan değil ama hatırlıyorum, 2000li yıllarda yoktu böyle bişey. Göz zevkimize hitap etmeyen kızlara kezban demiyorduk biz.

Zaman öyle bi' değişti ki, beğenilmeyen kezban oldu. Terkeden sevgili kaşar oldu orospu oldu.

Burda kezban haklarını savunacak falan değilim, sadece tarafsız bakmaya çalışıyorum. Yoksa "kezban"lar az çekmemiştir benden ehehe. Dalga geçerim, dalganın dibine vururum hatta. Ama bunu gerçekten "kezban" dediğim için yapmam. Benim derdim neyle biliyor musun ?

Denge,kalite.

Ben her sabah normalden erken kalkıp traş oluyorum, saçımı başımı yıkıyorum. Temiz olmak/gözükmek için.

Bıyıklı kızlara çok sataştığım doğrudur. Sebebini yukarda yazdım.
He benim derdim bununla işte. Derdim kaliteyle benim.
Kalite nedir ?
Fifa 2013'ün grafiklerini en yükseğe almak mıdır kalite ? Hayır dinle bak.

Kalite birine çarptığında "önüne baksana lan" demek yerine "üzgünüm" "pardon" gibi cümleler kurmaktır. Kalite kantinde sıranı beklemektir . Kaynak yapmak değildir kalite. Parası olup olmadığını bilmediğin, sürekli aynı hırkayı giyen arkadaşının arkasından "fakir mi bu mnakoym" yorumunu yapmamaktır kalite.

Sorarsan herkes insan haklarını savunan AB temsilcisidir ama içine indiğinde çıkar kiri pası.

Giriş

Selam ben yazın amelelik yapan ergenlerin yaz bitince havalı rolüne bürünmelerine karşı çıkan liseli.

Ehehe.

Burada bazen Sigmund Freud olup insan psikolojini açıklamaya, bazen avını gözleyen kaplan dikkatiyle gözlemlemeye çalıştığım insan hayatı ile ilgili deneyimlerimi aktarıp, günümüzün, geçmişin ve geleceğin zihniyetini algılamaya çalışacağım.

Daha sonra "zaman kaybımı acaba.." düşüncesinin belirmemesi için boş vakitte, yapacak daha iyi şeylerin olmadığı zamanlarda okunması tavsiye edilir.