29 Nisan 2021 Perşembe

Duvar

  Aşık olunca güzelleşen bir kadının teni gibi, geceyle birlikte tüm kusurları yok oldu.

 Duvar geceyi özlemiş.

 Gecenin yakıştığı duvarlardandı. Ne demekse, gündüzleri pek iyi durmuyordu işte. Gece daha yakışıklıydı.

 Çok kusru vardı çünkü. Belki yanındaki üç arkadaşıyla güzel bir ev olabilirdi. Bir yuva. Fakat onlarla elele tutuştuğunda bu intihar demekti.

 Çok kusru vardı çünkü. Çatlakları boldu teninde. 

 Bir ara kendine gidip gelen yahudileri vardı, bir ara kendine gidip gelen kedileri.

 O sadece bir duvardı. Tesadüfi yani, sen seçtin mi kendini? Kaşını, gözünü, kalbini. O da o yüzden oydu, duvar. Çatlağı bol, kusru var.

 Üstelik diğerleriyle bir araya gelmesi estetik de değildi. Kendinin yüzeyi neredeyse kırmızı, çünkü bolca çizik, arkadaşlarının yüzeyleri... Bu farketmez aslında, neyse.

 Bolca mezar kazdı, yahudileri kovdu fakat kediler. Başka bir boyutta, başka bir evrende onlar fay hattıydı ve mama isterler.

 Zamanda 60 bin kez geri gidilse onlar yine varlar, 60 kez ileri gidilse onlar yine varlar.

 Mama isterler.

 Duvar zengindi. Elbette zengindi ama talihsizliği de oydu. O vermek isterdi, vermek için kolu yoktu. Vermek isterdi ama vermek için tası yoktu.

 Bir photoshop hamlesi gibi, istifini bozmadan, kıpırdamaksızın, ses çıkarmaksızın, öylece, kendini açtı. Çatlaklar kırdı bedeninde.

 O çatlaklardan oluk oluk süt döküldü ve kediler süt dolu karınlarıyla mayışıp duvarın ezgili sesi eşliğinde uyuyakaldılar.

 Başka bir boyutta, başka bir evrende onlar fay hattıydı ve mama isterler.

 Olayları bu, mama isterler.

 Bir kez içince hepsini isterler.

 Pek çok deneme sonunda zamanın 60 kez büyüttüğü kediler kendilerini besleyen eli tırmaladılar.

 Küstüler, gittiler, kaldılar.

 Katılındı, çoğalındı ve kalabalıklaştılar.

 Kiminin hıçkırıkları ve çığlıkları duvarın yüzeyine sinip, atomik düzeyde yankılanmaya devam ettiler. Geçenler duymadı lakin elini dokunduranın hissedeceği bu yankılar daima duvarın kulaklarındaydı.

 Duvar bedeni yarılan bir kabile genci gibi yaralarına temas eden oksijen ve yaralarına temas eden yankılar sayesinde uyku ihtiyacından kurtuldu.

 Lakin uyumadıkça zaman onu 60 kez cezalandırdı ve rengi kararmaya başladı.

 Normalde parlak beyaz olan duvarı diğer arkadaşları tanıyamadılar. O da zaten onlarla elele tutuşmak niyetinde değildi. İntihar olurdu, üstelik estetik bile değildi.

 Yüzeyindeki çatlaklardı elbet duvarı kırmızıyla taçlandıran fakat simsiyah kalbi açığa da çıkmıştı. Duvar: "Nihayet özgürlük." diye düşündü.

 Birkaç mezar daha kazdı, yahudileri kovdu, kedileri attı.

 "Biraz daha sütüm var." dedi. "Bu kafi, bana."

 Lakin her gece olduğunda duvar derin bir nefes çekti ve yine "Nihayet özgürlük." diye düşündü.

 Aşık olunca güzelleşen bir kadının teni gibi, geceyle birlikte tüm çatlakları yok oldu.

 Bir gülümseme oturuverdi özgürlükle.

 Duvar geceyi özlemiş.

 Derin bir nefes çekti, nihayet.

 "Biraz daha sütüm var. Bu kafi, bana."

 - Yalnız renklerini beğenen ve açığa çıkmaktan hoşlanan duvar, gece geldiğinde yine özgürlüğü tekrarlıyor. İkisi bir arada olmaz.

 + Niye?

 - Olmaz, okuyan sevmez bunu, bağ kuramaz.

 + O 60 zaman ve 6 varyant önceydi. Bu yeni yayınevi.

 - O zaman iyi. Yalnız sen biraz tükendin gibi.

 + Nasıl?

 - Materyal esrikleşmeye başladı.

 + Merak etme, biraz daha sütüm var.

 - Versene biraz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder