29 Ocak 2014 Çarşamba

Takıntı

Takıntı sahibi olmak insanın bir özelliği esasen.

Her insanın takıntıları var. Fakat tıbba göre "hastalık" seviyesi hayatına ne kadar karıştığına göre değişiyor.
Sıradan işlerini yapamayacak takıntıların varsa hasta ilan ediliyorsun.

Sürekli rutubet peşinde koşup, köşedeki masanın raflarını dakika başı kontrol etmekten ailesine vakit ayıramayan Ayşe teyze gibi temizlik takıntın varsa "temizlik hastası" oluyorsun.

Bunun birde simetri versiyonu var tabii.
Yamuk dizilmiş taşlara kafayı takmak falan.

Benim takıntım çoğu şeye "ya hep ya hiç" gözüyle bakmak mesela.
Blog yazma sebeplerimden biride budur.

Burada çoğunlukla eğitim sisteminin işleyişini, insan davranışlarını nasıl gözlemlediğimi anlattım ve yine çoğunlukla karamsardım.

Yegane sebebi , henüz bahsettiğim gözlemlemelerin merak alanlarıma ve icraa etmeye çalıştığım şeylere engel olmasıydı.

Eğitim sistemi ; kimya, biyoloji , fizik ve daha nice dallarda sadece birazını merak ettiğim ve yine sadece birazına ihtiyacım olan bilgiler yerine beni bu dallarda bir profesör gibi yetiştirmeye çalışıyor, yaşama amacım haline getiriyor , hayatta bir şey olmanın tek yolu gösteriyor ve tüm zamanımı bunlara harcamamı istiyor.

İnsanlar ;  eğitim sistemini yaşama gayesi olarak görüyor, beni buna zorluyorlar, iyi bir hayattan (güzel ev-araba-eş üçlüsü) bahsediyor , maddiyatı birinci planda tutup bu yönde beklentilere giriyorlar , inançlarımı değil inançlarını yaşamamı istiyor, bencil olmamayı öğütlüyor ama bencilce davranıyorlar.

Eğer hayat buysa. Benim hayatla kesişen tek bir ortak yönüm yok usta ehehe.

O yüzden hep düşünüyorum. Ya hep ya hiççiyim ya hani..
Eğer istediğim hayatı,inancı yaşayamayacak, başkalarının sunduğu bu yapay hayatı yaşayacaksam ; hiç yaşamayayım.

Ama sonrada diyorum ki ailem var, akrabalarım var, eh bir kaç tanede dostluk kurdum sayılır, eğer buraya kadar gelmişken bırakırsam oyunu fazla bencilce olur.
Daha da sonra diyorum ki inancım var, kendi bilincim dahilinde pes edersem, cezası var ehehe.

Bu diyalogu günde 4-5 kere, üstelikte kendimle yaşamakta bir takıntı oldu sanırım.
Destekliyo' musun beni doktor ?

1 yorum:

  1. Takıntı değil, hastalık bu. Depresyon deniyor. Ama seninki minör olanından. İntihar riski pek yok. Tam sana uygun olanı yani. İnsanları eleştirip en mükemmellerinden biri gibi davranıyorsun, egodan bahsediyorsun; ama hala onlarla iletişimini kesmiyor üstelik çevrendekilere kendini ispatlamaya çalışıyorsun, eğitim sistemini kötülüyor sana yararı olmadığını düşünüyorsun ama hala okuluna devam ediyorsun. Bunlarda gösteriyor ki cesaretsizin tekisin. İntihar riskinin olmaması tam sana göre bu yüzden. Başka bir açıdan değerlendirirsek yaşamak intihardan daha çok cesaret ister ama gözlemlediğim kadarıyla tam olarak yaşıyor sayılmazsın bu yüzden de cesaretli değil sıradan sayılırsın :* Nereden mi biliyorum çünkü sende kendimi görüyorum, tek farkla ben intiharı denedım bir işe yaramadığından sen daha şanslı bense daha deneyimliyim.

    YanıtlaSil