11 Mart 2014 Salı

Günün Anlam ve Önemi

İnsan hayatının her günü, her anı değerli.

Fakat büyük toplulukların hislerine dokunan olaylar, belirli günleri daha önemli kılıyor.
Buna örnek istersen 30 Ağustos Zafer Bayramı de, istersen 4 Temmuz Amerikan Bağımsızlığının İlanı de.

Bak bugün henüz reşit dahi olmayan bir çocuk öldü(rüldü).
Bir kerede de ölmedi, zamanla öldü, acı çekerek, çektirerek öldü.

Buna sebep olan(lar)ın kötü sıfatları bir yana, 11 Mart'ı tamamen inceleyelim senle.
Henüz atmadıysan, günün önemini belirten tweetini atta gel, heh otur şöyle karşıma.

Kasvetli bir hava vardı bugün. "Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır" hesabı soğuktu. Yorgan kaldırıp alarmı kapatmak daha yorucuydu.

Bugün bir çift anne-baba, alışmaya çalıştığı keder ve nefretle uyandı aylardır olduğu gibi.
Henüz dul kalmış kadın, uyandığı gibi yanında yatan yetim oğluna sarıldı ve sessizce hıçkırarak ağladı.
Bir manga çizeri olan Kishimoto "Şu son 2 sayfayı yetiştirmem lazım" dedi.
Justin Bieber kırıtarak uyandı.
Bir babanın ölüm yıldönümü, bir kızın ise doğumgünü idi bugün.
Çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu büyükçe bir topluluk okuluna, işine gitmek için istemeyerek uyandı bugün.

Ve daha bir sürü önemsiz olaya sebep olacak önemsiz insanlar uyandı.

Kishimoto tüm gününü çizmekle harcadı, biraz geç gitti yatağa.
Genç kız doğumgününde arkadaşlarıylaydı, eğlendi. Bunlar olağan şeylerdi, kimse bir şey demedi.
Justin ergenlikten çatallaşan sesini gizlemek için yeni autotune teknikleri üstüne çalıştı. Bu da olağandı.
Dul kadın, oğlunun elini sımsıkı tutmuş vaziyette oğlunu okula götürürken, herhangi birinin oğlu yanında henüz vefat etmiş kocası hakkında pot kırmamasını umuyordu. Birilerinin dayısı, birilerinin aile dostu, arkadaşı, yoldaşı, eşi olan adamın karısını görenler kendilerini hüzünlenmekten alıkoyamıyordu. Görenler ama.

Anne-baba çifti uyandıktan pek kısa bir süre sonra oğullarının ölüm haberini aldı. Sorumlusu bir kaç mevsim önce meydana gelen eylemlerde gereksiz ve orantısız güç kullanan polisti.
Çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu büyükçe bir topluluk okulunu, işini bıraktı, sokaklara döküldü. Tepki gösterdi bugün.

Bir sürü şey meydana geldi fakat alışılagelmişlik seviyesi az ama etkilediği insan fazlalığı yüksek olan olaylar öne çıktı.
Dul kadının sessiz çığlıklarına sebebiyet veren kaybı, Berkin'in ayrılışı ile eşdeğer idi ama bu kadar ses getirmedi zira ölüm dul kadının eşine eceli ile gelmişti.

Maalesef Berkin'e gelen ölüm, saçları dökülmeye başlamış, yüksek yetki sahibi, takım elbiseli bir makam suistimalcisinin vicdansız dudaklarından gelmişti.

Bu halktan herhangi biri olabilirdi. Biraz bu sebeple, biraz vicdan, tepki gösterdi halk. Başka çaresi de yoktu ayrıca.
Aristo haklı çıktı bugün. Muhafızlardan kim muhafaza edecekti bizi ?
Demokrasi daha doğarken ortaya çıkan kaygılar vücut buldu bugün : "Yöneticiler kendi çıkarları için yönetmeye kalkarsa ne olacak?"

Birileri bunun hesabını sormalıydı. Soracağının sinyalini de vermiş oldu bugün.
Pek çok şey oldu ama bu olay daha bir duyuldu sanki bugün.

Bu kadar duyulmasından istifade gençlerin toplantısına sahip çıkmaya çalışanlar, "Bizim sayemizde!!" demeye çalışan farklı ideoloji mensupları da ortaya çıktı.

Onlar en az o katil polis kadar haysiyetsiz ve onursuzdu. Bilinçsizlerdi ve kendi düşüncelerinin peşlerinde değillerdi.

Geçen yazı fazla ortada bıraktığım için kısaltmıştım ama;

Gezideki savaşla alakası olmayan masum bir canın ölümüne sebebiyet veren takım elbiselilerin ve bu kayıptan bile kendine pay çıkarma çabasında olan gözü dönmüş çıkarcı, kapitalist zavallıların allah belasını versin.
Elbet adalet kapınızı çalacak, hesaplar sorulacak.
Şimdilik sadece sözde olsada.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder